• home
  • gallery
  • biography
  • featured exhibitions
  • late exhibitions
  • contact
  • Blog Mysialuna
  somnur van der kraan

Eylül- Ekim 2014 Ocak-Şubat 2015 Istanbul 

Mart 2014- Galeri Nurol Bodrum

Picture
EN

BIRAKIN IŞIK İÇERİ GİRSİN- Bodrum Nurol Sanat Galerisi 

   Benim için resim yapmanın bir kokusu vardır, keten yağına saf terebentin karışmış  kokan bir evde dünyaya geldim. İlk resim, sanat tarihi ve mitoloji  öğretmenlerim annem, babam ve dedemdi. Desene ek olarak annemden biraz kostum tasarımı yapmayı, babamdan da biraz fotoğrafçılığı öğrendim. Temelde ailem bana sanatın yaşam boyu süren bir yol, sanatçılığın da  bir yaşam biçimi olduğunu gösterdi.
    Neden soyut resim diye sorarsanız, herşeyi çocukluğumdan beri zaten bire bir resmetmeyi öğrendim ve başka bir yere yolculuk yapmak istedim. Bu yolculuğu yaşarken aynı anda iç yolculuğumda yol aldığımı da keşfettim ve  içten gelen dürtülerin yönlendirdiği biçimleri ve renkleri yapmaya başladım. Yaptığım işleri izleyenleri bilinen biçimlerle yönlendirmek ve konuyu dikte etmek yerine birlikte düşlerimizi yaratmayı, düşlerimizi paylaşmayı seçtim. Bana göre soyut resim yoktur sadece bilincimizin dışında, bize öğretilmiş alışılmış biçimlerin dışında biçimler vardır. Soyut resimleri izledikçe düş dünyanız ne kadar zenginse o kadar size ait biçimlerle karşılaşırsınız ya da daha önce karşılaşmadığınız biçimlerle tanışırsınız . Soyut resim kimlerine göre kolay gibi gözükse de yaptığım işlerde koyduğum her noktanın bile resimsel bir dengesi vardır. Bu da ancak bilinçaltınıza kadar girip yerleşmiş sağlam desen ve renk bilginizle oluşur. Bir çok kişi gibi çocuk düşleri kadar safça resim yapmayı çok isterim ama yaşanmışlıklar ve biçimlerin zihninize kazınmış matematiği ve fiziksel dengeleri artık çocuksu saflığa uzaktır, bunu kimse başaramaz. Ancak  içten gelen duygu durumlarını dışarıya çıkartmak ve onları boyalarla, desenle veya üç boyutlu imgelerle betimlemek çocuksu saflığa yaklaştırır.  Son zamanlarda her ne kadar soyut betimlemeleri seçtiysem de başka çalışmalarımda alışılmış imgeleri ve klasik deseneni de kullanabileceğim betimlemeler olabilir. Bu sergideki çalışmalarım tuval üzerine yağlıboyadır ama çalışmalarımda malzemeye açık ve özgür çalışmaktan yanayım. Sanatçı her konuda bağımsız ve özgürdür.
     Biçimlerin ve renklerin insanların ruhsal durumu dolayısıyla da insan hayatı üzerindeki etkileri çok güçlüdür. Biçimler ve renkler bize geçmişten gelen yaşanmışlıklarla ilgili duyguları çağrıştırır, karanlık bir gökyüzü imgesi bizi depresif yapabilir, bazı renkler ve biçimler bizde ölüm, savaş, parçalama gibi öfke dolu gölge duygular oluşturabilir, korkularımızı besleyip büyütebilir.  Benim yolum zaten insanların çoğunluğunda varolan kolayca gölgelenmeye hazır olan duygularını değiştirmek, canlandırmak, daha güçlü bir titreşim frekansına çekmek. Daima doğayı içimde hissederek çalışıyorum. Bitkilerin  şifalı güçlerini, hayvanların sevgi dolu saf enerjilerini, gökyüzüne karışmış berrak bir denizi, ağaçların görkemlerini  düşleyerek resimlerimi yapmayı ve izleyenlere coşku vermeyi seçtim . İnsanlar tarafından yaratılan imgeler ne kadar insanlığı şefkate, sevgiye, kucaklaşmaya, varlığını kabul etmeye, hepimizin bir bütünün parçaları olduğunun bilincine çekerse  insanlık o kadar kolay huzur dolu bir frekansa geçer. Işık olmadan renkleri ve biçimleri göremeyiz, yarattığımız renkler ve biçimler ne kadar saflıktan geliyorsa titreşimleri o kadar güçlü ve yapıcı titreşimlerdir. Bu gün insanlık keder dolu bir dünyadan şikayetçiyse bunu değiştirmenin en güzel yollarından biri ışıklı imgeler yaratmaktır. Unutmayın düşünce bir frekanstır ve maddeye dönüşür. Düşüncelerimiz ne kadar aydınlık olursa hayatımız da o kadar renkli olacaktır. Bırakın ışık içeri girsin.
SomnurvdK  


 

 

Powered by Create your own unique website with customizable templates.